16 Ağustos 2009 Pazar
Delap Delap
Premier lig maç özetlerini izlerken genelde sıklıkla takip ettiğim stoke city maçına denk geldim. Stoke yine anlaşılan geçen seneki gibi evindeki maçları alarak orta sıralarda yer bulma mücadelesine giricek gibi , ama bu takımda öyle ilginç bir oyuncu varki 40-50 metreye taç atabilme özelliğine sahip 2-0 yendikleri burnley maçında 2.golün asistine sahip ve golü kendi kalesine atanda burnley savunması idi.
Delap sezona hızlı girdi bundan sonra bu tarz taçları sezon içerisinde görmek pekte şaşırtmayacak bizi.
15 Ağustos 2009 Cumartesi
Seri Ataklar

2009/2010 sezonunun 2.haftasına geldiğimiz bu dönemde görülen o ki bütün takımlar transfer çalışmalarına devam ediyorlar. Benimde her sene anlam veremediğim konulardan biridir neden lig başladığı halde bu transferler devam eder yada sezon başında çözülmez anlayabilmiş değilim neyse geçelim Galatasaray - Denizli maçının ufak çapta analizine.
Maçı izlemeye başladığım dakikalarda skor 2-1 idi daha sonra bir penaltı ve akabinde gelişen karambol tarzı gol sonrası skor'un bir anda 4-1 e gelmesi kimseyi şaşırtmasın ki galatasaray o kadar ahım şahım bir oyun oynadı. Hernekadar şu anda sistem oturtma çabasına giresede rijkaard oynadığı takımlar elinde bulunan kadronun ayarında olan takımlar olmadığı için bu derece sonuçları alması ve hatta farklı sonuçlar elde edilmesi gayet doğal karşılanacabilicek sonuçlar.
Keita , Elano , Le Franco ve Kewell gibi yıldız oyunculara sahip galatsaray ama zamanla bunu harmanlamasını bilmelidir diye düşünüyorum. Günümüz futbolunda 10 numaralı sistemden pek eser kalmadığı aşikar çünkü mücadele ve fizik gücü artık daha ön planda he 10 numara diye tabir edilen oyuncunun gemisini kurtarmak için bir anda ortaya çıkması bu dediklerimizi ufak çaptada olsa ört pas belki edebilir ama gerçek herhalü karda ortada gözüküyor.
Galatasaray'ın şu anki kadro yapısı içerisinde elle gözle konulabilicek ön libero göremiyorum topu kesici veya oyunu defans'tan sonra kurmaya çalışan mustafa sarp ve ayhan mevcut sakat olan mehmet topal yine sakat olan linderoth mevcut sezonun erken başlamasından dolayı iki oyuncununda şu anda sakat olması geçen senede olan sakatlık sorunlarını acaba bu sene tekrarlayacakmıyız sorusunuda beraberinde getirdi. Yapılan transferlere bakacak olursak şayet herkes halinden memnun gibi gözüküyor ama avrupa maçları sırasında bu durum fazlasıyla sıkıntı yaratabilir.Denizli maçında rahat bir oyun anlayışı olsada sıkı ortasahası olan takımlarda bu durum sıkıntı yaratabilir.
9 Ağustos 2009 Pazar
İbb Şansızlığı

Cuma günkü Süper Lig açılış maçına kadar 4 kere karşılaşmışız istanbul büyükşehir belediyesi ile , olimpiyattaki maçlarda ise rakibe üstünlük sağlıyamamışız fener kupa maçından sonra bu stadın uğursuz olduğuna artık inanmayan kalmamıştır. Maç'a ilk 10 dk içerisinde tutuk başlasakta ilerleyen dakikalarda takım kendini toparlayarak golü buldu. Yeni transfer fink ise bu maçta kendini gösteren isimlerden biriydi.
Takımın saha içerisindeki pas organizasyonuna eğer kısa vadede çözüm bulunursa ilerde makina gibi bir takım izleyebiliriz. Çünkü yeni dönem futbol anlayışında pas organizasyonunun büyük önemi var çözülemiyecek bir sorun değil ama ibb maçındaki oyun çok kötü denilebilecek bir oyun değildi ilerleyen haftalarda daha oturmuş bir takım izlemek daha mümkün olacaktır şu anda ihtiyaç olan tek şey eksikliklerin giderilmesi ve zamandır.
Kombine Çılgınlığı

2009-2010 sezonunun başladığı bugünlerde takımlar oyuncu eksikliğidir transferdir derken b.dortmund ise tatlı bir sebeple uğraşmakta , bilindiği üzere almanya'nın en köklü kulüplerinden ve aynı zamanda tribünü en sağlam olan takımlardan biri , meğer b.dortmund kulübü bu sene 50675 kombine satmış taraftarların ilgiside hala sürüyormuş kombine alınması için.
Ekonomik krizin etkin olduğu bu dönemlerde 50675 kombine satmak büyük başarıdır. Yıldız futbolcu transferi olmasada takım geçen sene ligi ilk 10 içerisinde tamamlasada b.dortmund taraftarı için herhangi bir sorun yok anlaşılan. Türkiyede taraftarların yıldız futbolcu transferi istemesi ve kombinelere haliyle ilgi duymaması belkide bu haberi okuyanların vay arkadaş ne manyak adamlarmış yorumlarına şahit olmak şaşırtıcı olmasa gerek.
Bloglara kısa ara vermiştim sezonun başlamasıyla yazılar kaza bela olmadığı sürece kaldığı yerden devam edicektir.
2009-2010 Sezonunun bütün takımlara ve taraftarlara hayırlı olması dileği ile..
25 Temmuz 2009 Cumartesi
Ac Milan Veteranlar Cemiyeti
Maldini 41 yaşında futbolu bıraktı güzel hoş tadında tuzunda bıraktı lafını yazıyorum ama 41 yaşında ne tadı ne tuzu diyenlerde olacaktır elbet , maldini'den başka yaşlı olup hala milan'da oynayan milan kadrosunda olan oyuncular mevcut mesela 33 yaşında olan brezilyalı emerson , 31 yaşında olan kaladze , 36 yaşında olan Filippo İnzaghi , 37 yaşındaki favalli , 32 yaşındaki jankulovski ve son olarak 30 yaşındaki gattuso bunlara eklenebilir.Malumunuz birde kaka real madrid'e transfer olunca taraftarda sabırsız olmaya başladı.
Ağustos başına gelmemize rağmen milan'da hala ve hala transfer anlamında pek bir kıpırtı yok şimdide trezeguet'in peşine düşmüşler trezegol'de 31 yaşında ve bonservisi için 10 milyon euro teklif etmişler.
Milan bu senede belliki hüsrana komşu olacak.
Ağustos başına gelmemize rağmen milan'da hala ve hala transfer anlamında pek bir kıpırtı yok şimdide trezeguet'in peşine düşmüşler trezegol'de 31 yaşında ve bonservisi için 10 milyon euro teklif etmişler.
Milan bu senede belliki hüsrana komşu olacak.
İbrahimoviç Barca'da Etoo İnter'de

Biri italya seri A liginin gol kralı diğeride ispanya la liga sonunda ayyuka kavuştu bu transferde alan memnun satan memnun gibi duruyor. Biri çocuklar gibi şen olmuş diğeride para sayma makinesi alıp paraları saymayı düşünüyor.
İbrahimoviç uyum sağlar sağlamasınada etoo biraz düşündürüyor beni sanki
10 Temmuz 2009 Cuma
Kornerci Şükrü
Beşiktaş'ın eski milli oyuncusu Şükrü Gülesin'den bahsetmek istedim. Bugün 32.nci ölüm yıldönümü saygı ile anıyoruz kendisini. Zamanının en iyi sol açıklarından biriydi beyoğluspor'da oynarken yetenekleri fark edilince galatasaray ve beşiktaş peşinden koştu o dönemki Beşiktaş yönetiminin hızlı davranmasıyla Şükrü Gülesin Beşiktaş'a imza atmıştır.
Beşiktaş'tan sonra italya'nın palermo takımına transfer olmuş daha sonra lazio takımına kiralık olarak gitmiştir. Bir sezon Lazio'da oynadıktan sonra tekrar Palermo'ya dönüp yine bir sezon bu takımda oynamıştır. Gezinirken kendisiyle alakalı bazı yazılı kaynaklar buldum yine aynı yazıları yazmaktansa paylaşıp okunmasının daha bir keyifli olacağını düşünüyorum ve kendisini saygıyla anıyorum. Ruhun Şad Mekanın Cennet olsun Şükrü Gülesin.
14 Eylül 1922'de İstanbul'da doğmuştu Gülesin, her ne kadar küçük yaşlarda Kınalıada'da kaleciliğe merak sardıysa da daha sonra İstanbul Erkek Lisesi'nde okurken yeteneğini kanıtlayacağı asıl alanı bulmuştu.Beyoığluspor'daydı o günlerde...Oynadığı maçlarda yeni yeni keşfetmeye başladığı o müthiş sol ayağını konuşturarak adını duyurmaya başlamıştı. Onu seyretmeye gelen özel seyircileri bile vardı artık... Ve kendisini kadrosunda görmek isteyen klüpler...
Galatasaray ve Beşiktaş, onu çok istiyorlardı. Ancak o, Galatasaray'ın bir Ankara seyehati sırasında elini çabuk tutan Beşiktaş'a transfer oldu. 1940-1941 futbol sezonunda Beşiktaş forması giyecekti artık. Arada bir sezon Ankaragücü'ne gittiyse de Siyah-Beyazlı formayı 1950 yılında transfer olacağı İtalya'nın Palermo takımına gidene kadar giydi. Bu dönemde üç milli küme, altı İstanbul Ligi Şampiyonluğu, yaşarken ikişer tane de İstanbul Ligi Kupası ve Başbakanlık Kupası kaldıracaktı. Ve oynadığı derbilerde Fenerbahçe'ye dokuz Galatasaray'a on üç gol atacaktı.
Beşiktaş'ta tam iki yüz seksen bir maça çıkan Şükrü Gülesin, bu maçlarda rakip filelere iki yüz yirmi altı gol bırakarak kendi takımının taraftarları arasında tapılası bir ikona dönüştü. Oynadığı sol açık mevkii düşünüldüğünde bu, her futbolcuya nasip olacak bir kariyer değildi de üstelik. O gollerin "25'ini" kornerden atmıştı ve kornerden gol atma becerisi, onu ihtisas alanı olarak anılmakla kalmayıp İtalya'ya transfer olmasında da önemli rol oynayacaktı.
O dönemde yaşanan 2.Dünya Savaşı nedeniyle diğer birçok arkadaşı gibi milli formayı yanlızca on bir kere giyebilecek ve bu on bir maçta beş gol sevinci yaşayabilecekti. Beşiktaş, Sabri, Hakkı, Şeref, Kemal forvet hattıyla fırtınalar estirirken o, attığı inanılmaz korner golleri nedeniyle "Kornerci Şükrü" lakabını alacaktı. Ve bundan sonra, yaptığı ortalara müthiç voleler vurarak goller atan Şeref Görkey'in de "Voleci Şeref" lakabını almasına sebeb olacaktı.
Şükrü Gülesin, espirili kişiliğiyle de nevi şahsına münhasır bir oyuncuydu. Takımın en çok yiyen futbolcusu olduğundan antremanlardan sonra tesislerin kantininde ya da maçların ardından en yakınındaki en iyi lokantalarda onu görmek olağandı. Beşiktaş muhallebicilerinde koca bir tavuğu midesine indirirken gördüğü tanıdıklarına "dokuz aylık gönek yaptığını, on gün sonra da doğuma gideceğini" söyleyerek kendi kendisiyle alay ederdi. Maçta korner atarken elini kaldırıp adrese teslim bir orta bekleyen Baba Hakkı yerine kaleye vurup gol atınca rahmetli Hakkı Yeten'den korkarak kaçmaya başladığı ve bu kovalamacanın Baba Hakkı'nın kendisini yakalayıp öpmesiyle son bulduğu sahne hala anlatılır.
Şükrü Gülesin, 1950 yılında İtalya'nın Palermo takımına transfer oldu. Orada attığı korner golleri, falsolu vuruşları ve güçlü fiziğiyle birleştirdiği üstün süratıyla Turco adıyla anılmaya başladı. Palermo'da oynadığı 2 yıl, 28 maçta 13 gol attı. Daha sonra başka bir ünlü İtalyan takımı Lazio'ya kiralık gitti ve burada da 29 maçta 16 gol kaydetti. İtalya macerasındaki son yılında tekrar Palermo'ya geçti ve
o sezon, 22 maçta forma giydi. Oynadığı 3 sezonun ardından Türkiye'ye döndü. Bir yıl Galatasaray'da oynadıktan sonra tekrar Beşiktaş'a geldi, çünkü o, tam bir Beşiktaş sevdalısıydı. Ancak ilerleyen yaşının yanı sıra biraz da yemeğe ve alkole olan düşkünlüğünden dolayı iri yapısını taşıyamaz olmuş, onu bir efsane haline getiren eski süratını kaybetmişti. Nihayet 1959 yılında bir jübile ile veda etti futbola ve çok sevdiği Beşiktaş formasına...
Ama aktif yaşama alışkanlığı, yıllarca emek verdiği futbol dünyasının içinde tutmaya devam edecekti onu...Daha milli takım teknik komitesine seçilecek; Beşiktaş Klübü'nde yöneticilik yapacaktı. İtalya'dan döndükten sonra hatıralarını bir kitapta topladı. Kitap çok kısa sürede bittiğinden ve yeni basımı yapılmadığından ne yazık ki bulunamıyor...
Futbol yaşamı boyunca Beşiktaş'a ve Türk futboluna büyük hizmetler veren, ülkemizi Avrupa'da en üst düzeyde tanıtan, devrinin yerli yabancı en ünlü futbolcularıyla takım arkadaşlığı yapan bir futbol ustasıydı O ...
O, yüzyılın en iyi sol açıklarındandı.Ve ezeli rekabetlerin ebedi dostlarından biriydi...
İste O de adam, 10 Temmuz 1977'de geçirdiği bir kalp krizi sonucunda hayata veda etti.Unutulmayan bir veda...
Ne Mutlu, ne Ogün. Beşiktaş'ta oynarken Şükrü Gülesin 19 şampiyonluğa adını yazdırdı.1 0 yıl içinde 281 maç oynayarak 226 gol attı. 1941-1942 ve 1948-1949 sezonlarında 2 kez Türkiye gol kralı oldu. O dönemlerde özellikle 2.Dünya Savaşını yaşadığımızdan Milli Maçlar yok denecek kadar azdı..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)